Filmler Filmler

Uzun zamandır, izlediğim filmlerle ilgili yazmadığımı farkettim, aslında uzun zamandır işte bu dediğim bir film de izlemedim. O yüzden de yazmak gelmedi içimden. Zaten sayfanın sağ tarafında son izlediğim filmleri yazıyorum, ama belki fikrimi de merak edersiniz diye, topluca kısa kısa yorum yapmak istiyorum son 8 film hakkında.

DRIVE (2011)

Konusuna şöyle bir bakıp aksiyon filmi sanmıştım, hatta eşimi de öyle kandırdım, tam senin seveceğin tarzda, bol aksiyonlu bir film dedim. Aksiyonu geçtim film o kadar ağır, o kadar az diyaloglu bir film ki ben nereden öyle bir hisse kapıldım anlamadım.

Bazı kişilerin kült film kategorisine soktuğu, ayılıp bayıldığı bir film olmuş, ben maalesef pek zevk alarak izlemedim. 100 dk lık bir film olmasına rağmen bana 3 saat gibi geldi.

Konusu neydi derseniz; Ryan Gosling dublorlük yapan biri, çok iyi araba kullandığı için geceleri de soygun yapan adamlara şoförlük yapıyor. Oğluyla birlikte yaşayan komşusu Irene'e aşık oluyor, Irene'in pis işlere bulaşmış kocası hapisten çıkınca, ona yardım etmeye çalışan kahramanımız daha da pis işlere bulaşıyor. Falan filan. Çok merak ettiyseniz izleyin ama eminim daha iyi filmleriniz vardır izlenecek.

Kenarları Çıtır Krepler

En sevdiğim öğün kahvaltı olmakla birlikte ne yazık ki haftaiçi iş dolayısıyla düzgün bir kahvaltı yapamıyorum, bunun acısını da Pazar kahvaltısında çıkarıyorum, kahvaltıda yenilebilecek ne varsa bir güne sıkıştırıyorum :) Geçtiğimiz haftasonu krep yapmıştım, bugün tarifini yazayım da yarın belki yapmak istersiniz dedim :)

Aslında krep çoğumuzun yaptığı bir şey, ben küçükken annem de bize yapardı haftasonları. Hatta ben spatula kullanmadan havada ters yüz etmeye bayılırdım krepleri :) Uzun zamandır şöyle kenarları çıtır olacak incecik bir krep yapmak için uğraşıyordum. Sonunda bir kenarda birikmiş Sofra dergilerinden birinde buldum aradığımı. Siz de krep seviyorsanız bu tarifi mutlaka deneyin.

İçi Yumuşacık Muzlu Çilekli Muffin

Mutfağa girip kek pasta tarzı şeyler yapmaya bayılıyorum. Hatta yemek yapmıyım her gün pasta börek yapayım razıyım :) Geçen cumartesi de evdeki muz ve çilekleri değerlendirip muffin yaptım. Daha önce muzlu muffin tarifi vermiştim, ben genellikle hep o tarifi kullanırım. Bu seferki tarif de ona çok benziyor malzemelerde bir kaç fark var o kadar. Bir de bu sefer üzerine krem şanti ekledim. Daha havalı oldu :) 

Şansıma hava güneşliydi, gün ışığında bol bol fotoğraflarını çektim :) Geçen yazılardan birinde Panasonic Lumix TZ25'ten bahsetmiştim o makine gitti yerine Lumix LX5 geldi. Kendisiyle resmen aşk yaşıyorum :) İlerde daha detaylı anlatıcam ama bu makinayla yemek fotoğrafı çekmek büyük bir keyif. Sırf fotoğraf çekmek için değişik tarifler denemek niyetindeyim bu ara :)

Şimdi tarife geçiyorum:

IKEA Sayesinde Mutfağım Düzene Girdi :)

"Ikea evinizin herşeyi" sloganı bence çok doğru bir slogan, özellikle pratik çözümler arıyorsanız, Ikea bu konuda harika fikirler sunuyor. Ben evimdeki büyük parça eşyaları Ikea'dan almadım, ama raf, konsol, ayna, dolap içi düzenleyici gibi, son dokunuş için gerekli olan bir çok şeyi oradan aldım ve almaya devam ediyorum.

Uzun süredir mutfak dolaplarımı bir düzene sokmak istiyordum. Özellikle tencere kapaklarıyla savaş halindeydim, kapaklarını kapatıp koysam dolapta çok yer kaplıyor, tencereleri iç içe koyup kapakları bir yere yığsam bişey alırken yuvarlanıyor, tangır tungur ses yapıyor, sinirim alt üst oluyor. Ikea mutlaka buna bir çözüm bulmuştur dedim ve yanılmadım :)

Elmalı Sufle

Geçtiğimiz ay dolapta duran 2-3 elmayı nasıl değerlendirsem diye düşünürken, Kevser'in Mutfağı'nda gördüğüm ve bir ara yapmalıyım dediğim elmalı sufleyi denemeye karar verdim.

O kadar pratik ve hafif bir tatlı ki, işten gelince hemen hazırladım, yemek sırasında da fırına attım ve yemekten sonra sıcak sıcak elmalı suflemiz hazırdı.

Sufle sıcak servis edilmesi gereken bir tatlı olduğu için yemeden hemen önce pişirmek gerekiyor. 

Ben orjinal ölçüleri yarı yarıya azaltarak yaptım, 4 kap sufle çıktı. (Tam ölçü yapmak isterseniz yumurta dışındaki malzemeleri 2 katına çıkarın, yumurtayı 3 tane kullanmanız yeterli olacaktır)

Buzbağ Şarapları Eşliğinde Efsane Bir Yemek Ziyafeti

Buzbağ Şarapları 2010 yılından beri her yıl "Efsane Gurmelerini Arıyor" adında çok keyifli bir etkinlik düzenliyor. Bu yıl da etkinlik kapsamında 6 farklı yemek organizasyonu planlanmış ve ilgilenen herkes internet üzerinden mini bir testle başvuru yapmaya davet edilmişti. Ben de İstanbul'da yapılacak 3.yemek için başvuru yaptım, çünkü bu yemek daha önceden yine bir etkinlikte tanıştığım sevgili Aylin Türkşen Aysel moderatörlüğünde yapılacaktı.

İyi Ki Doğdun Sevgili Blog :)

Bir yıl önce bugün Merhaba demişim blog alemine.


İyi ki doğdun o zaman sevgili blog...

Bir yıl içinde 114 yazı yayınlamışım, oysa ilk günlerde en büyük endişem yazacak konu bulamamaktı :) 
Şimdi ise yazacak konular birikiyor ben zaman bulamıyorum.


Blogumun adı farklıydı, "Biraz Şundan Biraz Bundan" diye bir isim bulmuştum aceleyle, sonra dedim ki daha spesifik bir şey olmalı, düşündüğüm bir çok isim daha önceden kullanılmıştı, 
sonunda nereden aklıma geldi bilmiyorum "Özge'nin Oltası" olsun dedim :) 

Elif Şafak'ı çok sevsem de Araf'ı sevemedim.

Okuduğum ilk Elif Şafak romanı "Baba ve Piç"'ti. Yazım diline, kurgusuna bayılmıştım. Sonra "Aşk" ve "İskender" okundu sırayla onlar da beğenildi.

Sevdiğim bir yazar olunca, tüm kitaplarını okumak isterim. Ben de sırayla okumadığım Elif Şafak romanlarını almaya başladım, ilk aldığım kitap "Araf"'tı.

O sırada başka kitap okuduğum için benden önce annem okudu kitabı, pek beğenmediğini falan söyleyince kadıncağızı dikkate almadım ben, annem detaylı betimlemelerden, uzun tanımlamalardan hoşlanmadığı için, kesin yine o yüzden sevmemiştir diye düşündüm. 

Yanılmışım, annem haklıymış, hatta az bile söylemiş :) Ben ilk 20-30 sayfadan sonra kitabı yarıda bırakıp bırakmamak konusunda kendimle epey bir mücadele ettim. Genellikle hiç huyum değildir yarıda bırakmak o yüzden biraz daha okuyayım diyerek zorladım kendimi. Ama kitap boyunca sürekli bırakıp bırakmama savaşı verdim. Zerre kadar merak etmedim ne olacak sonunda diye.

İngilizce Kitap Almak İçin Süper Bir Site

20 Gündür bekliyordum bu yazıyı yazmak için. Yazmadan önce sipariş verdiğim kitapların elime ulaşmasını istedim. Ondan sonra gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirdim herkese. Ve bugün öğleden önce geldi beklenen kargo :)

Baştan başlayalım; kitap okumayı ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz (ya da şimdi öğrenmiş oldunuz :) Normalde kitaplarımı D&R internet sitesinden alıyorum, fiyatları epey uygun oluyor. Ancak bir süredir arayıp bulamadığım bazı kitaplar vardı. Beth Harbison diye bir yazarın "Shoe Addicts Anonymous" kitabını okumuştum bir arkadaştan ödünç alarak. Çok kolay okunan bir İngilizcesi var ve yazarın anlatım dili çok eğlenceli. Yazarın diğer kitaplarını da okumak istediğimde maalesef Türkiye'de hiçbir yerde bulamadım. Sağ olsun yine sevdiklerim sayesinde Kanada'dan geldi "Secrets of a Shoe Addict" kitabı. O da bitince, amazon.com'a baktım diğerlerini sipariş vereyim diye ama astarı yüzünden pahalıya çıkacaktı shipping (gönderim) ücretleri yüzünden. Ben de vazgeçtim bu sevdadan.

İşte tam böyle bir zamanda sevgili Simay'ın blog yazısını okudum. Dünyanın her yerine shipping ücreti olmadan gönderim yapan bir kitap sitesinden bahsediyordu; www.betterworldbooks.com İlk önce inanamadım nasıl olur diye. Ama gerçekten doğruydu. Üstelik yeni kitapların yanında kullanılmış kitaplar da var ve çok çok ucuza alabiliyorsunuz.

Rengarenk Bir Hafta Olsun

Dün akşamüstü bir hava alalım diye çıktık kendimizi Viaport'ta bulduk. Bence güzel havalarda gidilebilecek en harika AVM. Hatta alışveriş için değil gezip dolaşmak için de gidebilirsiniz. Bir yanda lunapark, bir yanda mini hayvanat bahçesi, bir yanda göl kenarında yemek keyfi. Daha ne olsun :)

Aşağıdaki fotoğrafları dün orada çektim. Sizinle de paylaşmak istedim.

Herkese fotoğraflardaki gibi renkli bir hafta diliyorum...

İlk kez bu kadar yakından kuyruğunu açmış bir tavuskuşu gördüm. Herkesin ilgisi onun üzerindeydi, o da sanki bunun farkında gibi dakikalarca salınarak şov yaptı.

Peynirli Kabak Dilimleri

Bu aralar en sevdiğim şey Pinterest'te dolaşıp farklı fikirler edinmek, o kadar güzel fotoğraflar ve değişik tarifler var ki, hepsini denemek istiyorum ama maalesef kısıtlı zaman sebebiyle mümkün olmuyor. Yine de beğendiklerimi duvarıma iğneleyip zamanı gelince yapmayı umuyorum.

Bu peynirli kabak dilimlerini de geçtiğimiz hafta Pinterest'te gördüm. Hem çok basit hem de lezzetli görünüyordu. Evde kalan tek kabağı ne yapacağımı düşündüğüm sırada karşıma çıkınca, bu bir işaret olmalı diyerek akşam yemeğinde köftenin yanına aperitif olarak yaptım :) 

Sonuç; çok hafif ve lezzetliydi, köfte ve et tarzı yemeklerin yanına çok yakışan bu tarifi mutlaka denemelisiniz.

En İyi Seyahat Arkadaşınız: Lumix TZ25

Seyahate çıkarken yanıma almadan yapamayacağım şeylerden biri de fotoğraf makinasıdır. İlkokulda okul gezilerine giderken de yanımda mutlaka makinam olurdu, yıllar geçti değişen bir şey olmadı. Makinaların markası ve modeli dışında :)

Sizi bilmem ama ben seyahatlerde kompakt makineleri tercih ediyorum, hem boyutları itibariyle taşıması kolay, hem de profesyonel kalitede fotoğraflar çekmenize imkan veriyor.

Panasonic, Mayıs ayında Türkiye pazarına girecek Lumix DMC TZ25 modelini denemem için gönderdi geçtiğimiz ay. Ben de kendi makinamı bir kenara atıp heyecanla TZ25'i keşfetmeye başladım.