Isırınca Dağılan Tarçınlı Kurabiyeler

Blogda neredeyse her sene, yılbaşı kurabiyesi tarifi veriyorum. Aralık ayında instagramı Zencefilli Kurabiyeler istila ediyor biliyorsunuz :) Ama ben zencefili çok fazla sevmiyorum, onun yerine tarçının ağırlıkta olduğu kurabiyeler tercihim. 

Bir de aroması bir yana, böyle ısırınca dağılan kurabiyeleri çok seviyorum. Geçtiğimiz hafta ofis arkadaşım Simge (aynı zamanda SimgeMutfakta blogunun sahibi) bir kutu kurabiye getirmiş. Ben gidip gelip ağzıma attım resmen. O kadar hoşuma gitti ki haftasonu denemeye karar verdim.

En Lezzetli Yemeklerin Pratik Yardımcısı Arnica Blender!

Mutfağın vazgeçilmezlerinden olan blender seti, Arnica kalitesi ve güvencesi ile yeni nesil teknoloji kullanılarak kadınların beğenisine sunuluyor. Pratiklik ve kolay kullanım vadeden Arnica blender seti, en lezzetli yemekleri kısa sürede hazırlamaya yardımcı olarak sofraların çabucak kurulmasına olanak sağlıyor. Özellikle çalışan kadınlar için zamandan tasarruf etmeye destek olan ürünler, yemek yapmayı daha keyifli ve kolay hale getiriyor. Bebek mamalarından kek hamurlarına, tencere yemeklerinden salatalara, çorbalardan soslara kadar pek çok farklı yemeği dakikalar içerisinde hazırlayarak yemeklerin tadına lezzet katıyor. Aparat sayısı, motor gücü, dış tasarım ve fonksiyonel özellikler göz önünde bulundurulduğunda blender fiyatları farklı seçenekler ile kullanıcıya sunuluyor.  

Tiramisu ve Savoyer Bisküvi Tarifi

Size blogda olmayan yepyeni bir tarif vermiycem aslında, daha önce Sicilya usulü Tiramisu ve Savoyer bisküvi yazılarında verdiğim iki tarifi tek postta toplamak istedim. Hem de yeni çektiğim tiramisu fotoğraflarını da eklemek istiyordum. Bahane oldu biraz :) 

Geçtiğimiz haftasonu üniversiteden arkadaşlarım çaya geldi (21 yıllık arkadaşlık dile kolay) Benim de uzun zamandır canım istiyordu, dedim tiramisu yapayım. Daha önce orjinal tiramisu yemediyseniz gerçekten nasıl bir lezzet olduğunu anlatmak zor. İtalya'da da yöreye göre değişen bir kaç farklı tarif bulunmakla birlikte, bu tarif Sicilya usulü olup sadece yumurtanın sarısı kullanılarak yapılıyor. Hem sarısı hem beyazı kullanılarak yapılan bir diğer tarifim daha var, ama onda yumurta tamamen çiğ olduğu için tercih etmiyorum.

Tereyağlı Rudolph Bisküviler

Geçtiğimiz sene pinterestte şu tatlış kurabiyelere rastladığımda o kadar hoşuma gitmişti ki, yılbaşı dönemi geçtiği için seneye yaparım diyerek kaydetmiştim :) Geçen haftasonu aklıma geldi, ama bu blog Fransızca olduğu için tarifi tam anlamadım, translate falan uğraşamam diyerek başka bir tarif aramaya başladım. 

Sonunda Smitten Kitchen'ın blogunda Paris'in ünlü pastanesi Poliane'in sevilen kurabiyesi Punition'ın tarifine rastladım. Ancak tereyağını oda sıcaklığında bekletecek falan vaktim yoktu, onlarla uğraşsam hava kararacak ve foto çekmek için geç kalacaktım :) Yine Smitten Kitchen'ın önerisiyle tereyağını soğuk halde küçük parçalara bölüp rondoya koydum biraz çalıştırdım sonra şekeri koyup çalıştırdım, ve tereyağ krema haline geldi. Aynı şekilde rondoda devam ettim, yumurta ve unu da ekleyip çalıştırdım. İki dakikada kurabiye hamurum hazırdı.

Gerçi dolapta bekletmek gerektiği için yine aynı güne yetiştiremedim ya neyse :) Biraz yumuşak bir hamur olduğu için iki yağlı kağıt arasına sarıp dolaba attım ve sertleşmesini bekledim. Çıkartınca da yine iki yağlı kağıt arasında açtım, böylece yapışma sorunu olmuyor. Yine yapışırsa da biraz unlayın hamuru.

Balkabaklı Rulo Pasta

Rulo pasta denince aklıma gelen tek şey, çocukluğumda halamın yaptığı muzlu rulo pastaydı. 80 lerin altın günlerinde sevilen bir tarifti kendisi. Halam da şahane yapardı, sünger gibi bir pandispanya, mis gibi bir krema ve muzla. (ilk fırsatta halamdan tarifi alıp yapayım ben bunu :)

Bu klasik tarifi bir tarafa bırakırsak, son dönem farklı keklerle yapılan çeşit çeşit rulo pastayla karşılaştım. İçinde sadece krema olan, keki balkabaklı, kakaolu ya da havuçlu. Kaç senedir de aklımda aslında, ben de yapıyım diyor ve nasıl yapıldığını okuyunca vazgeçiyordum. Kek pişince alıp pudra şekeri serpilmiş temiz bir beze koyup sıcakken bezle birlikte sarılması, soğuyunca açılıp krema sürülüp tekrar sarılması falan derken, yaa bu çok uğraştırıcı sanki diyordum sürekli. Bir de kekin kırılma ihtimali olduğunu okuyunca tümden bir kenara koymuştum.

Geçen yine pinterestte gezerken baktım her yerde balkabaklı rulo kekler, nasıl da güzel görünüyorlar, evde de bolca balkabağı püresi var hazır. Şeytan dürttü, dur bakayım belki pratik bir tarif bulurum dedim.Ve benim gibi bezle falan uğraşmak istemeyen birinin bulduğu yöntemle yaptım :)

Salatalıklı Patates Salatası

Bu salatayı geçtiğimiz aylarda bir arkadaşıma bebek görmeye gittiğimizde yedim. Önce kabak salatası diye düşünerek tabağıma aldım, sonra bambaşka bir lezzet olduğunu fark ettim. Meğer içinde kabak sandıklarım salatalıkmış. Nasıl ferah nasıl lezzetliydi, kaşık kaşık yedim :)) Tarifini istedim hemen, ama teyzesi yaptığı için kesin ölçü veremedi. Sonra alırım o zaman dedim. 

Geçen gün aklıma geldi dur bakayım internette vardır kesin dedim, arayınca baktım Arda'nın Mutfağı'nda var, sonra bir çok yerde gördüm tarifi. Üç aşağı beş yukarı malzemeler ölçüler aynı. Haftasonu kuzenlerle bende toplandık, ben de bu salatayı yapayım. Herkes bayıldı. Hatta kuzenimin kızı cacık gibi bir tadı var dedi ki bir çok malzeme ortak aslında :))

Kıymalı Ispanak Yemeği

Farklı tarifler denemekten klasik yemek tariflerine yer vermeyi ihmal ediyorum blogda. Ama biliyorum ki blogumu takip eden genç arkadaşlarım var, öğrenciler, yeni evliler, ilk kez yemek yapacak olanlar...  O yüzden mutfağımızın vazgeçilmezi olan sebze yemeklerini de ara ara eklemeye çalışıyorum. 

Geçenlerde ıspanak pişirince, fotoğrafını çekip ekleyeyim hazır yapmışken dedim. İki dakikada basit bir set kurdum, çekim yaparken Gökçe geldi, neden çekiyorsun dedi, dedim bloga ekliycem, dedi neden, ee tarifini vericem işte dedim. Neden veriyorsun ki herkes bilir nasıl yapılacağını demez mi, diyemedim annen de 30 yaşındayken bilmiyordu bu yemeği yapmayı :))))

Trabzon Hurmalı Kek

Geçtiğimiz günlerde yayınladığım Hurmalı Chia Puding tarifinde hurmayla ilişkimi anlatmıştım. İlk kez bu tarif sayesinde yediğim bir meyve kendisi. Gökçe'nin okulundaki ağacın meyvelerini okulda tüketmek mümkün olmayınca, toplayıp isteyenlere gönderdiler. Biz de haftasonu Gökçe'yle bu Trabzon Hurmalı Keki yapıp, p.tesi çay saatinde yemeleri için okula götürdük :)

Açıkçası ben hurmanın baskın bir tadı olmadığını düşünüyorum, karakteristik bir tat değil yani. Kekin içinde olması, tat anlamında büyük bir fark yaratmıyor ama yumuşaklık veriyor. İlla koşup alın da bu keki deneyin diyemem, ancak elinizde bahçeden falan toplayıp ne yapacağınızı bilemediğiniz hurmalar varsa bu şekilde değerlendirebilirsiniz. En azından sağlıklı bir meyve :)

Yeşil Mercimek Salatası

Geçtiğimiz ay sevgili İlkay Öztürk'ün Food Styling atölyesine katıldım. Arada bir iş yerinden izin kullanıp kendim için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Çünkü ev-iş-çocuk döngüsü bir yerden sonra çok bunaltıcı olabiliyor. İlkay geçen aylarda Koşuyolu'nda Turuncu İçerik Atölyesi ismiyle kendi yerini açtı ve her ay fotoğrafla, sosyal medyayla ilgilenenler için harika eğitimler oluyor. Eğer bu konulara ilginiz varsa bence bir göz atmalısınız.

Eğitime giderken yanımda bir şeyler yapıp götüreyim dedim, hem yeriz hem de fotoğraflarını çekeriz. Bu mercimek salatasını da o yüzden hazırladım. Atölyede bu güzel fotoğrafları çekip sonra afiyetle yedik. Herkesten tam puan aldı. Resmen dibini sıyırdık diyebilirim :)

Trabzon Hurmalı Chia Puding

Düne kadar, hayatımda hiç trabzon hurması yememiştim. Hiç denk gelmedim sanırım, denk gelsem de yemezdim o ayrı :) Yumuşamış meyveleri kesinlikle yiyemiyorum, muzun yeşilini, armutun çatır çatır olanını yerim mesela, hatta karpuzun da beyaza yakın kısımları tercihim. Tatlı sevmediğim için olgun meyvelerle aram yok. Dolayısıyla hurma da olgunlaştığında yenilebildiği için aklıma bile gelmedi alıp yemek.

Geçenlerde Gökçe'nin veli toplantısına gittiğimde, okul müdürümüz dedi ki bahçedeki hurma ağacımızın çok meyvesi var, ziyan oluyor isteyen olursa toplayıp gönderelim. Aklıma hurmalı kekler, pudingler gelince, ben alabilirim dedim. Bahaneyle yeni denemeler yaparım. Cuma günü baktım Gökçe elinde bir torba hurmayla gelmiş, hem de kendisi toplamış :)

Balkabaklı Fındıklı Kurabiye

Vee yine balkabaklı bir tarifle karşınızdayım. Bıktınız mı balkabağından yoksa? Nolur bıkmayın. Tam da mevsimi çünkü, her yerde karşıma çıkıyor ve ben yeni denemeler yapmadan duramıyorum. 

Bu arada yeni sezon kabaklarından hala alamadım çünkü dondurucudaki balkabağı pürelerimi bitirmekle meşgulüm :)) Nasıl stoklamışım belli değil. 

Haftasonu kullanmak için bir kavanoz püre indirmiştim buzluktan, aslında her zaman yaptığım keki yapacaktım ama, dedim ki farklı bir şey deneyeyim. Baktım hiç kurabiye yapmamışım balkabağıyla. O zaman tam zamanı diyerek tariflere bakmaya başladım. En büyük korkum kek kıvamında bir kurabiyeye dönüşmesiydi. Cakey dedikleri kıvam bence kurabiyede olmaması gereken bir şey. O yüzden chewy denilen tarifleri incelemeye başladım. Chewy dedikleri kıvamı Türkçe'ye çevirmek zor ama kurabiyeden beklenen bir kıvam diyebilirim :) 

Nişastalı Çatlak Kurabiye

Aylar önce bir gün, internette gördüğüm bir kurabiye ile ağzımda bir lezzet belirdi. Tat hafızası mı nedir artık, çocukluğumda halamın yaptığı bir kurabiyenin tadı. Ben onu nişastalı çatlak kurabiye gibi hatırlayıp, halamdan tarifini aldım. Sonra bir türlü yapamadım, o arada da tarifi kaybettim. Geçenlerde annemin eski tarif defterine bakarken, nişastalı kurabiye tarifi görünce dur bir yapayım dedim.

Yapması çok kolay bir kurabiye bu. Fırından çıkmasını sabırsızlıkla bekledim. Evet güzeldi ama benim hafızamdaki kurabiye değildi. Sanırım o nişastalı kurabiye değil, un kurabiyesiydi. Denemelerim devam edecek :) Bu arada nişastalı kurabiye de görüntüsü ve lezzeti ile harika oluyor. O yüzden blogda bulunsun istedim.

Balkabaklı Çikolata Parçalı Kek

Geçtiğimiz hafta dondurucuyu açıp eskiden kalan ne var ne yok bir elden geçirdim, biraz bezelye vardı geçtiğimiz yıldan artmış, onları pişirdim. Haşlanmış nohut vardı aşurede kullandım derken, gözüme 2 kavanoz balkabağı püresi çarptı. Nasılsa taze balkabakları çıktı bunları da hemen bir şeye dönüştüreyim dedim :)

Bu dönem zaten her yerde balkabaklı tarifler göreceksiniz. Bir 10 yıl öncesinde balkabağından ancak kabak tatlısı yapılırdı, kekmiş kurabiyeymiş falan ancak Amerikan tariflerinde çıkardı karşımıza. Ya da benim çevremde yoktu yapanlar bilemiyorum :) 

Middlesex, Destansı Bir Roman

"Ben iki kez doğdum: İlkinde 1960 yılının Ocak ayında, Detroit için inanılmaz derecede dumansız bir günde kız olarak ve daha sonra tekrar 1974 yılının Ağustos ayında Petoskey'de bir acil kliniğinde, ama bu defa ergenlik çağında bir delikanlı olarak." 

Bu satırlarla başlıyor roman... Kuşaklar boyunca sessizce birinden diğerine aktarılan, sonunda Calliope Stephanides'in bedeninde ortaya çıkan bozuk bir genin hikayesi bu.

Roman hermafrodit  (çift cinsiyetli) olarak doğan ama öyle olduğu biraz geç anlaşılan Calliope tarafından anlatılıyor. Bu bozuk genin başlangıcına varmak için, Calliope'nin büyükanne ve büyükbabasının yaşadığı Osmanlı dönemi Bursa'sında sakin bir dağ köyüne gidiyoruz. Burada İpek Böceği ve koza işiyle uğraşan Desdemona ve Lefty, Kurtuluş Savaşı sırasında başlarına geleceklerden kaçmak için önce İzmir'e, oradan da külüstür bir gemiyle Amerika'nın sanayi şehri Detroit'teki kuzenlerinin yanına göç ediyorlar. 

Kuru Meyveli Sonbahar Keki

Geçtiğimiz hafta 2 sefer aşure yaptıktan sonra, kalan kuru meyvelerle de bir kek yapayım dedim. İlginç gelebilir ama ben kuru meyve yiyemiyorum. Yani alıp öyle kuru kayısıyı ısıra ısıra yiyemem. Aşure içinde minik doğrandıysa yiyebiliyorum ama ikiye bölünüp büyük büyük konduysa hiç şansı yok, kenara ayırırım :) 

Ev ahalisi de pek kuru meyve yemediği için en güzeli kek yapmaktı. Biraz araştırdım, kafama göre bir tarif bulamayınca, çok sevdiğim havuçlu cevizli kek tarifimi aldım ufak tefek değişikliklerle bu sonbahar kekini hazırladım. İçine biraz elma kattım hem lezzet verdi hem yumuşaklık. Ben kayısı, incir, üzüm koydum ama siz elinizde hangisi varsa sadece  o meyveyi de kullanabilirsiniz.

Çikolatalı Muzlu Kolay Pasta

Eğer evde pasta yapalım diye tutturan bir 5 yaş çocuğu varsa ve annesi Cuma gününün tüm yorgunluğuyla elini bile kaldırmak istemiyorsa, bu pasta her iki tarafı da mutlu edecek bir çözüm aslında :) 

Bizim evde tam da böyle oldu. Benim pasta yapmakla uğraşacak halim yoktu ama ertesi gün gelecek arkadaşlarım için kek yapacaktım zaten. Gökçe de pasta diye tutturunca, ortaya böyle bir şey çıkıverdi. (yanlış anlamayın bir dilim bile yemedi, tek derdi yapmak). 

Bu tarifi instagramda severek takip ettiğim @turkuazkitchen da görüp kaydetmiştim. Onun yaptığı ara krema çok daha güzel ama dedim ya benim gerçekten pratik bir şeye ihtiyacım vardı. O yüzden sadece keki yaptım, krema olarak Dr.Oetker pastacı kremasını kullandım (içine kakao ekleyerek). Betül Hanım keki bir seferde pişirip bölmüş, ben hamuru ikiye bölüp iki seferde 18 cm lik kalıpta pişirdim. Aslında 23 cm lik kalıp da kullanabilirsiniz. Benim katlar kalın oldu.

Kızılcık Şerbeti

Kızılcıkla tanışmam biraz geç oldu, ilk kez geçen sene aldım, bir şey yaparım ben bununla diyerek... Araştırdığımda marmelat ve şerbet yapılabildiğini gördüm, tercihimi marmelattan yana kullandım. Yarım kilodan 2 küçük kavanoz marmelat yaptım, yediğimde tadına hayran olup, 2 kilo daha alıp tekrar marmelat yaptım :) Şerbete sıra gelmedi.

Bu sene de bayram öncesi yine 2 kilodan marmelat yapıp kavanozlarımı sıraladım. Geçen hafta pazara inince, organik kızılcık diye minik minik kızılcıklar görünce, yine dayanamayıp yarım kilo aldım, bu sefer niyetim kızılcık şerbetini denemekti.

Yoğurt ve Labneli Çubuk Dondurma

Yazın daha biteceği yok, sıcaklardan bunalmışken, bir dondurma tarifi daha vereyim dedim. Aslında daha çok çocuklar için bir tarif.

Bir kez meyveyle denemiştim çubuk dondurma yapmayı, o zaman bana biraz buzlu gelmişti, istediğim sütlü kıvamı yakalayamadığım için de tekrar denememiştim. Geçenlerde şu her yerde açılan uzakdoğu mağazalarından birinde (sanırım Mumuso) çeşit çeşit dondurma kalıbını görünce, dayanamadım, fotoda gördüğünüz yıldızlı kalıbı aldım, fiyatı 9,90 tl idi sanırım. 

Sonra aynı haftasonu arkadaşım ve oğlu gelecekti çaya, bir şeyler hazırladım, hazırladığım şeylerden 1 bardak kadar süzme yoğurt, yarım paket labne kaldı elimde, saklasan durmaz atsan olmaz, dur dedim ben bir dondurma denemesi yapayım :) Bir de üstüne tarihi yaklaşan yemek kremasını ekledim, bal koydum ama istediğim kadar tat vermedi, süzme yoğurt biraz ekşi tat verdi çünkü. O yüzden az biraz da pudra şekeri koydum. Tabii ki kakao da olmazsa olmaz :) 

Aynı Hamurla 4 Farklı Kek

Aslında hiç böyle bir şey yapma fikri yoktu aklımda. Arkadaşıma çaya giderken bir kek yapayım dedim. Canım dolaptaki yaban mersini ve ahududularla bir şeyler yapmak istedi ama bizim ufaklıklar ille de çikolatalı kek derler diğerlerini yemezler. Ben de çikolatalı kek sevmem :) 

Ne yapsam ki derken aklıma geldi. Benim yıllar önce alıp toplasan 2 kere kullanmadığım minik kek kalıplarım vardı. 4 farklı çeşit yapayım herkes istediğini yesin dedim.

Yufkadan Kol Böreği (Çıtır Çıtır)

Bu böreği sizinle paylaşmayı o kadar çok istiyorum ki, çektiğim fotoğrafları hiç beğenmemiş olsam da, bayram tatilinde yapıp yersiniz diye bu şekilde yayınlamaya karar verdim :) Nasılsa en kısa zamanda tekrar yapıp yenilerim fotoğrafları.

Bazen gerçekten uzun uzun fotoğraf çekmeye fırsat olmuyor, bu böreği de haftasonu bir arkadaşım çaya geldi, onun için yaptım, yemeye başladık ve bayıldık. Ay dedim bunu iki dakikada çekiversem nasıl olur, rulonun dışından yemiştik ortası duruyordu. Bir de küçük parçalar vardı, ben çekerken arkadaşım foto işi bitse de o parçaları yesem diye bekliyordu :))) Tabii öyle bir baskı olunca çok da uğraşamadım :)) 

Mercimek Köftesi

Geçtiğimiz hafta instagram hikayelerinde bir soru sordum, Özge'nin Oltası'nda keşke şu tarif de olsa dediğiniz bir tarif var mı diye. Gerçekten benim için çok faydalı bir aktivite oldu.Güzel fikirler verdi bana. Mercimek Köftesi de gelen cevaplardan biriydi. Haftasonu arkadaşımı çaya davet edince, mercimek köfte yapayım da bir taşla iki kuş vurmuş olayım dedim :)

Annem yıllardır halamın tarifiyle yapıyormuş, ondan tarifi aldım ama kafama göre bir kaç ekleme yaptım. Mesela o tarifte limon yoktu, bana çok mantıklı gelmedi. Hatta o şekilde yaptım tadına baktım ve yok dedim bu kesinlikle limon istiyor :) Salata değil mi sonuçta, limonsuz olmaz bence. Lezzeti eksik kalır. Hatta sonraki sefere nar ekşisi de ekleyebilirim.

Domatesli Pilav

"Kış günü nereden çıktı bu domatesli pilav demeyin, dondurucuda yazdan kalan rendelenmiş domatesleri görünce aklıma düşüverdi birden. Pirinç pilavıyla aram çok yoktur ama domatesli olunca iş değişiyor :) Yaza özlem duyduğum şu kış günlerinde çok iyi geldi"

Diyerek anlatmıştım 18.Mart.2013 tarihinde yayınladığım yazıda, domatesli pilavı ne kadar çok sevdiğimi. Üzerinden 5 yıl geçince hem çektiğim fotoğrafı beğenmedim, hem yazıyı da güncellemek istedim. Tarifte sıkıntı yok ona hiç dokunmadım :)

Dün evde sıcaktan bayılmış otururken, öğleden sonra Gökçe acıkmaya başladı, ne yiycem falan diye mıkırdanıyor. Dur dedim domatesli pilav yapayım. Son dönem onun da favorisi oldu, bayıla bayıla yiyor. Gittim bir bardak pirinçten mis kokulu bir pilav yaptım. Ee yaz domatesiyle yapınca tadı bambaşka oluyor tabii.

Şipşak Poğaça (Dereotlu, peynirli)

Bugün size harika bir poğaça tarifi vericem. Neden harika diyorum, çünkü poğaça yapmaya karar vermeniz ve poğaçaların fırına girmesi arasında 10 dakika var neredeyse. Oda sıcaklığında tereyağ yok, uzun uzun yoğurmak yok, yoğurduktan sonra 1 saat dinlendirmek yok. Yani tam da benim gibi, aniden karar verip, hadi bir poğaça yapayım 1 saat geçmeden sıcacık önümde hazır olsun diyenler için ideal tarif.

Geçen Pazar sıcaktan bayılmış, hepimiz bir köşeye yayılmışken, dedim ki kendime böyle tembel tembel oturma, kalk bir poğaça yap, hatta fotoğraf da çek yayınlarsın :) Ama bir yandan da öyle uzun uzun uğraşmaya, beklemeye de halim yok. Çünkü evin bücürü, planımız yok mu, dışarı ne zaman çıkıyoruz diye baskı yapıyor, dolayısıyla her şey için en fazla 1,5 saatim vardı :)

Şeftalili Dondurma

Evde dondurma yapmanın pratik yolunu keşfettiğimden beri, yazın sık sık dondurma yapıyorum. Henüz gerçek anlamda sütle saleple bir dondurma yapamamış olsam da, krema ve meyve püresiyle yaptıklarım da beni fazlasıyla mutlu ediyor.

Geçtiğimiz hafta evde şeftalili ice tea yapınca, kalan şeftali püresini de bir şeyler yaparım bununla diyerek dolaba kaldırmıştım. 1 su bardağı kadar vardı yaklaşık. Eğer ice tea tarifini okuduysanız ya da denediyseniz, biliyorsunuz ki orada şeftaliyi su ve şekerle kaynatıp suyunu kullanıyoruz, kalan posa marmelat gibi ve çok lezzetli bir şeftali püresi oluyor.

İşte ben bunu ne yapsam diye düşünürken, dolapta son kullanma tarihi yaklaşmakta olan 3 paket kremayı hatırlayınca şimşek çaktı kafamda. (İnsanın neden evde 3 paket kreması olur bilmiyorum, muhtemelen markete gittiğim her sefer, evde yoktu sanırım 1 tane olsun elimin altında diye diye 3 paketi biriktirmişim)

Şeftalili Ice Tea (Buzlu Çay)

Nihayet tatiller, bayramlar ve hastalıkları atlatıp blogda yeni yazı yazmaya fırsat bulabildim :) Aslında her gün yeni şeyler yapıp paylaşmak isteği var içimde ama genellikle ya zaman ya da enerji sıkıntısı yüzünden gerçekleşme ihtimali olamıyor. 

Neyse ki önceki gece iki arada bir derede hazırladığım şeftalili ice tea fotoğraflarını, dün iş dönüşü çekmeye fırsat bulabildim de, bugün hemen editleyip paylaşıyorum. 

Öncelikle epey bir tarif karıştırdığımı söyleyebilirim. Sonuç olarak yapması çok kolay, damak tadına göre istediğiniz gibi oynayabileceğiniz bir tarif çıktı ortaya. Ben yaz boyunca farklı meyvelerle denemeyi düşünüyorum hatta. Yaz sıcağında dolabı açıp ev yapımı ice tea'yi buz dolu bir bardağa doldurup kafaya dikmek gibisi yok bence :)

Bezelye Yemeği (Düdüklüde)

Farklı yemekler denemek ve paylaşmaktan klasik tencere yemeklerine pek sıra gelmiyor. Aman nasılsa onu herkes biliyordur, bezelyenin tarifi mi olur diyerek büyük bir yanılgıya düşüyoruz bence. Kendimden biliyorum; yemek yapmayı yeni öğrendiğim dönemde, yani göz kararı diye bir şeye sahip değilken, yemeğe eklenecek su ölçüsü bile beni strese sokuyordu :)) Her şeyin tam ölçüsüne ihtiyaç duyuyordum.

O yüzden artık klasik yemekler pişirince, eğer fırsat bulursam bir fotoğraf çekip, blogda yazmaya çalışıyorum. Çünkü oralarda bir yerde, yolları bloguma düşmüş, yeni yeni yemek pişirmeye başlayan kişiler olduğunu biliyorum :) (Hatta belki okuyorlarsa yorum da bırakırlar :)

Geçenlerde bezelye pişirdiğimde, güneş tam batmak üzereyken, bir şekilde yetişip bu fotoğrafı çektim. Verdiğim tarifi kıymalı da yapabilirsiniz, ama ben genelde Gökçe mızırdamasın diye kıyma koymayıp bol soğanla pişiriyorum. Siz kıyma koyacaksanız, bu ölçü için 100-150 gr kadar kıymayı biraz kavurup, soğanın kavrulması aşamasından devam edebilirsiniz.

Bu arada ben düdüklü tencere kullanıyorum, 15 dakikada pişiyor. Siz normal tencerede yapacaksanız sanırım 40 dakika falan sürecektir. Kontrol ede ede pişirirsiniz.

Yoğurt Soslu Tavuk Baget

Ne yemek yapacağımı bilemediğim zamanlarda, hatta canımın hiç yemekle uğraşmak istemediği zamanlarda aklıma hemen fırın torbasında baget pişirmek gelir. Böylece hem ben mutlu hem ailenin diğer iki üyesi :)

Farklı farklı soslara ve baharatlara bulayıp fırın torbasıyla fırına atıyorsunuz, 1 saatte lime lime  etleri ayrılan nar gibi kızarmış tavuk bagetleriniz oluyor. Benim gibi, torbaya 2 patates doğrayıp koyun hatta ohh mis.

Genelde hazır tavuk baharatlarını kullanıyorum sos yaparken, bu sefer yoğurt ve salçayla kendim hazırladım sosunu. Mutlaka siz de biliyorsunuzdur ama yine de paylaşayım dedim. Çünkü bazen, insan uzun zaman yapmayınca unutuyor. Ben bile dönüp dönüp kendi tariflerime bakıyorum nasıl yapmışım diye :)

Yufkalı Köfte (Yalancı Beyti)

Dün akşam instagramda Yufkalı Köfte tarifini paylaşmak için blogu karıştırıp ve bir türlü tarifi bulamayınca inanmak istemesem de, geçen Ramazan yaptığım ve çok sevdiğim bu tarifi blogda paylaşmamış olduğumu fark ettim. 

Ne yapalım yarın hazırlar paylaşırım dedim ama içime de bir kurt düştü, acaba fotoğraflarını atmış mıydım bilgisayara, yoksa geçen gün fotoğraf makinasını temizlerken hepsi tarih mi olmuştu :) Sabah ofise gelince ilk yaptığım iş, bilgisayarı açıp bakmak oldu, neyse ki oradaydılar. Ama cep telefonumla çekip instagramda paylaştığım fotoyu bulamadım, sanırım o fotoğraf telefonu temizlerken uçup gitmiş, ki en güzel ve net foto da oydu. 

Neyse biz elimizdekilerle devam edelim. Arda Türkmen'in sitesinden aldığım bir tarif bu, daha önce denediğim tarifleri gibi yine beni yanıltmadı. Sonuç şahane oldu. Hatta Ramazan'da 2 kez, iftara gelen misafirlerim için hazırladım. Herkes bayıldı. En güzeli de çok çok kolay oluşu. İsterseniz bir gece önceden hazırlayıp, iftar öncesi pişirebilme gibi bir imkan da var. Daha da iyisi, fazla gelenleri pişirmeden dondurucuya atmıştım, daha sonra çıkarıp pişirdiğimde aynı lezzette oldu.

Çilekli Milföy Pasta

Bazı tarifler var ki gördüğüm anda aa ben bunu yaparım dediğim ve sonra bir sebeple sürekli yapmayı ertelediğim. İşte bu da onlardan biri. Neden daha önce yapmadığımı bilmiyorum. Demek ki sürekli araya başka tarifler girdi. Ya da daha zamanı değildi :)

Geçenlerde çilekli bir şeyler yapayım derken aklıma geldi, çünkü bu tarif tam da Özge'nin Oltası'na uygun bir tarifti. Yani hem çok pratik hem de lezzetli ve de şık. İşte bu yüzden sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Milföy pasta yaparken bazıları milföy hamurunu kabarık halde kullanıyor, ama o şekilde yapıldığında kremayla birleştiğinde yumuşuyorlarmış. Ben böyle kıtır milföyle yapılanı ilk kez sevgili Dilek'in blogunda gördüm. 3 yıl geçmiş üstünden, yapmaya karar verince hemen açıp okudum ve onun anlattığı şekilde yaptım.

Milföy hamurlarını dikdörtgen hale getirip yağlı kağıt serili tepsiye koyuyoruz, üstüne bir yağlı kağıt daha koyup, üstüne diğer tepsiyi koyuyoruz ki milföyler kabaramasın. Hatta ağırlık olsun diye tepsinin içine hafif suyla doldurduğum bir borcam koydum :) Bu şekilde olunca milföyler kıtır kıtır oluyor, ben bir tanesini kraker gibi yedim hatta :)

Tam Ölçülü Un Helvası

Kandil falan da değil nereden çıktı bu un helvası tarifi demezsiniz umarım. Bir sonraki kandile hazır olsun dedim, ya da canınız çektiyse akşam girin mutfağa pişirip yiyiverin :)

Aslında ben geçen kandil yaptım, fotoğraflarını da çektim ama bir sonraki kandil Kasım'da olduğu için dedim o tarihe kadar bekletmeyeyim. Bu güzellikten mahrum bırakmayayım kimseyi.

Geçen kandil yani 30 Nisan'da kardeşim ve yeğenim bizdeydi, akşam anneme yemeğe gidecektik. Kızlar oyuna dalmışken aklıma geliverdi. Aa bugün kandil, dur ben şu un helvasını bir deneyeyim dedim. Daha önce annemden tam ölçülü tarifini almıştım da denemek nasip olmamıştı.

Azmak Nehri, Akyaka, Akbük İzlenimlerim

Aşağıdaki yazıyı geçen yaz yazmaya başlamış ancak bir türlü tamamlayıp da yayınlayamamıştım. Sonra yaz bitince de bir anlamı kalmamıştı. Şimdi yaz tatili planları başlamadan bitirip yayınlamak istedim.

-------------------------------------------------------------
Instagram'dan takip edenler hatırlar, Temmuz sonunda Muğla'ya bir arkadaşıma gittim, 7 gün boyunca çevredeki koylarda denize girdik, tekne turu yaptık, Azmak kıyısında yemek yedik. Çok keyif aldım ve mutlaka paylaşmalıyım diye düşündüm. Bir gezi yazarı kadar iyi yazamam belki ama yine de gezdiğim gördüğüm yerleri anlatmak istiyorum. Belki o bölgeye gidenler için bir faydam olur.

Her şey Aralık ayında eşinin işi dolayısıyla Muğla'ya taşınan yakın arkadaşımın davetiyle başladı, kızlarımız aynı yaşta ve çok iyi arkadaşlar, gittiklerinden beri Gökçe sürekli Derin kardeşimi çok özledim diye sayıklıyordu. Arkadaşım, biz de sıkılıyoruz, Gökçe'yle gelin beraber gezelim, kızlar da birbirine doysun deyince biz de atladık uçağa ve hoop Muğla'ya konduk. Daha doğrusu Bodrum Milas havaalanından yaklaşık 1 saat 10 dakikalık bir otobüs yolculuğu ile Muğla'ya ulaştık. Gitmeden önce biraz endişeliydim 2 tane 4 yaş bebesi ve 2 kadın (aa 1 de kedi:) aynı evde 7 gün nasıl geçiririz derken, kızların inanılmaz uyumlu oluşu, genel olarak hiç kavga etmemeleri ile harika bir tatil geçirdik.

21 Dakikada Çilek Reçeli

Reçel benim kahvaltılarımın vazgeçilmezi olmadı hiç bir zaman. Tatlıyla aram olmadığı için, tercihim değildir tatlı kahvaltılıklar. Çok nadiren de olsa bal-kaymak ikilisini yerim, o da taş çatlasın 2-3 lokma :) 

Ama yine de eşim seviyor diye, erik marmelatı yaparım her sene 2-3 sefer. Bir de geçtiğimiz yıl kızılcık marmelatını keşfettim ki, aman aman onu ben bile severek yiyorum. Ama reçel yapmayı hiç denememiştim. Annemden duyduğum kadarıyla onun kıvamını tutturmak falan gibi sıkıntılar vardır. 

Yalnız, sevgili Hilal'in (saglıklımutfak.net) 21 dakikalık reçel tarifleri uzun zamandır dikkatimi çekiyor ve aklımı çeliyordu. Hatta geçen yaz annem "ay şu çilek reçelinin kıvamını tutturamıyorum" diye söylenince aa sana bir tarif vericem onu dene bakalım diyerek Hilal'in tarifini vermiştim. Annem bayılmıştı sonuca.

En Pratik Bisküvili Puding

Market gezmeyi oldum olası çok sevmişimdir. Bir şey almayacaksam bile uzun uzun gezip raflardaki ürünleri inceleyebilirim. Geçen gün yine bir kaç şey almak için markete girmiştim, en sevdiğim reyonda dolanırken Dr.Oetker'in "Bisküvili Puding" paketini gördüm. Pembe kutusuyla gayet ilgi çekici duruyordu. Her ne kadar, her türlü tatlıyı evde sıfırdan yapabiliyorsam da, Dr.Oetker'in yeni çıkardığı kutu ürünlerini alıp denemeyi seviyorum. Özellikle pratik oluşları hoşuma gidiyor.

Baktım kutuya sadece yumurta sarısı ve süt ekleniyor, bisküvisi bile içinde hazır şekilde. Haftasonu iki dakikada karıştırıp, çilekli bisküvili puding yaptım. Dolaba attım. Tek zor yanı soğumasını beklemekti, neyse ki tencerenin dibini sıyırmıştım :))

Çilekli, Muzlu Naked Cake

Son bir senede epeyce doğum günü pastası yaptım, çoğunda temel olarak aynı kek ve kremayı kullanıyorum. İlk kez geçen haftalarda annem için naked cake dedikleri, sanırım Türkçe karşılığı olmayan, kreması az sıvanmış pasta yaptım :) Onda da yine aynı kek ve kremayı kullandım. Ama fikir olması için burada da paylaşmak istedim.

Benim kullandığım kek pandispanya değil, tereyağlı bir pasta keki, kabarmama sorunu olmuyor ve tereyağından dolayı sade şekilde bile çok lezzetli oluyor, pastadan artan kırıntıları yemeye doyamıyorum. Pastayı hazırlamadan 1 gece önce pişirip, şekerli suyla ıslatıp, gün boyu strece sarılı şekilde tezgahta bırakıyorsunuz, bu sayede içi nemli oluyor.

Anne Kucağı Gibi Konforlu Ana Kucakları

Doğumdan önce birçok anneyi tatlı bir telaş kaplar. Bebek odası hazırlamadan, kıyafetlere kadar birçok bebek eşyası alınmaktadır. Bu eşyalardan en sık kullanılan ise ana kucağıdır. Bebeğinizi taşırken ya da evde bebeğinizin güvende uyuması için ana kucağı kurtarıcı en büyük kurtarıcıdır. Ana kucağı bebeğin rahat uyuması ve vakit geçirmesi için bulunmaz bir fırsattır. Novabazar.com üzerinden yapacağınız doğru ana kucağı seçimiyle birlikte bebeğiniz de siz de rahat edeceksiniz.

Ana kucakları iki çeşittir. Bunlar evde kullanılan ana kucakları ve arabada kullanılan ana kucaklarıdır. Eve alınan ana kucakları sallanma özelliğinden dolayı bebeklerin rahat ve güvenli uyuması için tercih edilmektedir. Araba için seçilen ana kucakları ise daha güvenli olması sebebiyle en çok tercih edilen ana kucağı tipidir. Ana kucaklarında, bebeğinizin yaşına, boyuna ve kilosuna göre seçim yapmak çok daha sağlıklı olacaktır. Ana kucağı bebeğiniz doğduğu andan itibaren kullanılabilir. Ancak ana kucağını kullanırken yastıkla bebeğin çok gömülmemesi için destek yapmalısınız. Araba kullanımında ise mutlaka güvenli olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir. Bilindiği gibi, ülkemizde geçtiğimiz yıllarda araçlarda ana kucağı zorunlu hale getirildi.

Bu Kitap Tam Bir Karnaval

Kitabın adını başlığa yazamadım çünkü çok uzun, şimdiye kadar okuduğum kitaplardan ismi en uzun olanı sanırım :) Ayfer Tunç'un "Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi". Yazıda bahsederken ismini Yalan Yanlış diye kısaltıcam siz anlayın :)

Öncelikle burada ne kadar anlatsam da okumadan anlaşılamayacak bir roman bu. Tür olarak karnavalesk diyorlar, gerçekten tam bir karnaval havası var, hatta cümbüş diyebiliriz :) Ben Ayfer Tunç'u Yeşil Peri Gecesi ile tanıdım ve hayran oldum. Sonra Yalan Yanlış'ı okuyunca hayranlığım katlandı. Herkesin sevebileceği bir roman diyemem ama sonunda vay be helal olsun, 300 küsur karakter içeren böyle bir romanı bu şekilde birbirine bağlayarak yazabilmek yetenek ister diyeceksiniz.

Çikolatalı Beze Sandviçleri

Son yayınladığım palmiye kurabiyelerin ardından, yine 2 malzemeli bir tarifle devam ediyorum. Geçtiğimiz hafta yaptığım karadutlu muhallebide 2 yumurta sarısı kullanınca, kalan beyazlarla da beze yapayım dedim. Hem kolay oluyor hem de bayatlamadığı için gidip gelip atıştırıyor insan :) 

Daha önce Gökçe'nin 3 yaş doğumgünü için hazırladığım bezelerin tarifini vermiştim blogda, bu sefer Peggy Porschen'in kitabındaki tarifi yapayım dedim.

Palmiye Kurabiye (Palmiers)

Bu ara palmiye kurabiye yapımına kafayı takmış durumdayım :) Orjinal adı Palmiers olan bu Fransız kurabiyesiyle ilk kez bir arkadaşın ikramı sonucu tanıştım. O kadar hoşuma gitti ki, aklıma geldikçe Pelit'e gidip bir kutu alıyordum. O dönem de aklımdan geçti ben bunu evde yaparım diye ama sonrasında unuttum gitti.

Nereden esti bilmiyorum geçen hafta sonu dolaptaki milföylerle bir deneyeyim dedim, o kadar kolay ki yapması, şipşak fırına attım. Ama istediğim gibi olmadı. Milföyü bir yerde okuduğum üzere iki kat yapmıştım, bir de şekeri az gelmişti hamur tadı geliyordu. Üstelik olması gerektiği gibi kıtır olmamıştı. Ofiste arkadaşıma bahsettim, tereyağlı milföy kullan daha iyi olur dedi.

Karadutlu Muhallebi

Yavaş yavaş bahar kendini hissettirmeye başlayınca en sevdiğim meyveler yani berry türleri de tezgahlarda görünmeye başladı. Annem artık alıştı, pazarda berry türünde bir şey görünce, beni arıyor alayım mı diye. P.tesi de aynen öyle oldu, karadut var 5 liraya ister misin deyince al al bir şeyler yaparım dedim :)

Sonra başladım düşünmeye ne yapsam acaba, hem pratik olsun görenler hemen yapmak istesin , hem de lezzetli bir şey olsun diye. Aslında bir kısmını reçel yapacaktım ama dün bir baktım hafiften bozulmalar olmuş, pamukçuklar oluşmuş üzerinde. 1 günde nasıl oldu anlamadım, belki altta ezilen bir kaç tane vardı diğerlerini de bozdu diye düşündüm. Kalanları ayırdım, çok da bir şey kalmadı elimde. En iyisi bunlardan güzel bir muhallebi yapayım, hem Gökçe de yer dedim :)

Tadını ve dokusunu çok sevdiğim magnolia pudingin muhallebisini kullanmaya karar verdim. İki renkli yapayım daha şık görünür diyerek işe başladım. Siz istediğiniz bir muhallebiyi de kullanabilirsiniz ama bu tarifi tavsiye ederim soğuyunca dondurma gibi oluyor.

Kandil Simidi (Kıyır Kıyır)

Her kandilde içime dert olurdu, bir kandil simidi tarifim yok paylaşacak diye. Çünkü genellikle kandil olduğunu o gün öğreniyor ve geç kalmış oluyordum, neyse sonraki kandile kadar yaparım diyerek geçiyor ve tabii ki sonraki kandilde de aa bugün kandilmiş yine yapamadım diyerek üzülüyordum. Ve bu resmen bir döngü haline gelmişti.

Geçen gün bir şekilde öğrendim ki Perşembe günü Regaip Kandili'ymiş. İşte dedim bu sefer döngüyü kırma vaktidir. Ama önce iddialı bir tarife ihtiyacım vardı, yiyenlerin bir daha yemek isteyeceği, ağızda dağılan, mis gibi mahlep kokan bir tarif arıyordum. Teyzemin çok güzel yaptığını biliyorum, hemen whatsapp'tan tarifi aldım ve dün akşam iş dönüşü kolları sıvadım.

Yeşil Peri Gecesi

Bu kitaptan bahsetmeyi çok istiyorum ama bir yandan da gerçekten hakkıyla anlatamayacak olmanın endişesini yaşıyorum. Ayfer Tunç yıllardır bir şekilde önüme çıkan yazarlardan biriydi, hep övgüyle bahsediliyordu arkadaşlarım ve takip ettiğim bloggerlar tarafından. Nedense hep okunacaklar listesine alıp bir türlü okuyamamıştım. Kindle sağolsun, aklıma geldiği anda bir şekilde kitaba ulaşıp, anında okumaya başlayabiliyor olmanın rahatlığıyla, geçenlerde başlayıverdim Yeşil Peri Gecesi'ne.

Evet okuduğum ilk Ayfer Tunç romanıydı ama yazara hayran olmama yetti de arttı bile. Öncelikle romanın kurgusuna hayran oldum, hayatımda epey bir roman okumuşluğum vardır ama böylesine bir kurgu hiç görmedim. Nasıl mı? Şöyle; aslında romanı bir kişinin ağzından dinliyoruz ama zaman doğrusal şekilde ilerlemiyor, anlatırken bir 80 lere gidiyor, oradan şimdiki zamana, sonra araya ne zamana ait bilmediğimiz bir anı giriyor, atlamalı zıplamalı bir anlatım ama nasıl oluyorsa asla kafanız karışmıyor, konu dağılmıyor, en ufak bir karışıklık olmadan sonunda tüm süreci gayet net anlamış oluyorsunuz. Okuduğunuzda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız :)

Edebi olarak o kadar güzel bir tat bırakıyor ki, sonrasında okuyacağım romanlar biraz tatsız kalacak gibi hissediyorum. Bazı kısımlarda 1 paragraflık upuzun cümleler var ama asla sıkıcı değil. Aksine elinizden bırakmak istemiyorsunuz, gayet akıcı.

Dereotlu Peynirli Pankek

Haftasonuna adım adım yaklaşırken, kahvaltılık bir tarif vermek istedim. Aslında blogda daha önce yayınladığım ve deneyen herkes tarafından çok beğenilen pankek tarifimi kullandım ama bir iki eklemeyle farklı bir lezzete büründü.

Bizim evde her c.tesi ve pazar, krep-waffle-pankek üçlüsünden biri mutlaka oluyor, Gökçe dönemsel olarak birine takıyor ve sürekli aynı şeyi istiyor. Son 1-2 aydır krep takıntısı var, içine tahin pekmez sürüp yiyor. Ben artık bıktım, genellikle yememeyi tercih ediyorum :)) Geçen haftasonu patatesli omlet yiyip krep istemeyince dedim ki epeydir yapmadım bugün de pankek yapayım. Biraz değişik olsun diye peynir ve dereotu ilave ettim. Siz maydanoz da koyabilirsiniz dereotu yerine güzel olur.

El Açması Nişastalı Çıtır Börek

Lise son sınıftayken en sevdiğim ders kimyaydı, organik kimyayı o kadar çok seviyordum ki okul hayatımda ilk kez bir derste sınıf birincisi olmuştum. İşte o dersin çok sevdiğim bir öğretmeni vardı, Gülden Dal Kozan :) Zaten çoğu zaman dersleri daha çok veya daha az sevmemize de en büyük etki o dersin öğretmeni oluyordu.  Bizim mezun olduğumuz dönemde ne cep telefonu ne sosyal medya ve hatta internet de olmadığı için mezun olduktan sonra her birimiz bir şehre dağıldık, yıllarca çoğu arkadaşımla ve öğretmenlerimizle hiç haberleşemedik. 

Yıllar yıllar sonra instagram'da bir baktım ki Gülden hocam :) Sonra birbirimizi takip edip haberleşmeye başladık. Bir gün bana bir mesaj attı, Özgecim çok güzel bir börek tarifim var, mutlaka yapmalısın dedi. Tarifi gönderdi, bir baktım ki el açması bir börek, ama ben hiç yapmadım el açması börek desem de çok kolay olduğuna beni ikna etti :) İşte tarifini vereceğim bu börek de o bahsettiğim el açması börek.

Patatesli Dilim Börek

Çocukken annemin sık sık yaptığı, sonra ne olduysa ortadan kaybolan o nefis rulo börek, geçenlerde bir anda aklıma düşüverdi. Anneme sordum nasıl yapılıyordu diye, tarif defterimde vardı dedi, tabii hemen kaptım defteri. 

Haftasonu arkadaşlarım kahvaltıya gelecekti, nasılsa beş çayına uzayacak o kahvaltı ya, dedim bir kısmını kahvaltıya pişiririm, bir kısmını da çayın yanına :) Akşamdan sardım dolaba attım, sabah kahvaltıya bir tepsi dilimleyip pişirdim, herkes bayıldı. Yemeye doyamadık. Akşamüstü bir tepsi daha pişirdim onlar da kapış kapış gitti. Şu 3 böreği zor kurtardım fotoğraf çekebilmek için :)

O kadar pratik bir tarif ki, tek tek uğraşmadığınız için 10 dakikada hazır oluyor. Tek sıkıntısı dolapta 1 gece beklemesi gerekiyor. O yüzden akşamdan yapmalısınız. 

Kardeşimin Hikayesi

Bazı romanlarla ilgili tuhaf ön yargılarım oluyor, bu yüzden ya hiç okumuyorum ya da çok geç okuyorum. Bu roman da onlardan biri.  Aslında Zülfü Livaneli romanlarını çok severim, anlatımı, akıcılığı, konuları ele alışı harikadır. Nedense Kardeşimin Hikayesi yayınlandığı dönemlerde bir kaç yorum okumuş, belki de yorumları yanlış değerlendirip okumamayı tercih etmiştim. 

Neyse ki, annem alıp okumuş da, bana verdi mutlaka oku seversin diyerek. Tabii ki elime aldığım andan itibaren her şeyi bırakarak kitabı okuyup bitirme telaşına düştüm, çoğu Livaneli romanında olduğu gibi. Bir kez daha yorumları çok fazla dikkate almamam gerektiğini öğrendim, çünkü kitap konusunda zevkler çok değişken olabiliyor. Kitabı okuduktan sonra da tekrar yorumlara baktım, bir çoğuyla aynı fikirde değildim. Ben çok zevk alarak, sonuna kadar aynı heyecan ve merakla okudum. 

Susamlı Çıtır Tavuk Lokmaları

Bazen bazı yiyecekleri tesadüfen keşfediyorum. Bu çıtır tavuklar da öyle oldu aslında. Şöyle ki, bir gece dondurucudan kuşbaşı doğranmış tavuk butları çıkardım, çözülsün diye. Niyetim de köri soslu kremalı tavuk yapmaktı. Gökçe yemez ama eşimle ben severiz, Gökçe'ye de başka bir şey yaparım diye planladım. 

Ertesi gün eşim işinin uzayacağını, yemeğe gelemeyeceğini söyleyince, tavuklarla baş başa kaldık, kendime körili tavuk Gökçe'ye ayrı bir şey yapmakla uğraşmak istemedim, ki zaten hepsini ben yiyemezdim. Keşke şinitzellik göğüs eti indirseydim, Gökçe sever onu derken; aynı işlemi bunlara yapsam olmaz mı, çıtır tavuk olur işte dedim. Mutlaka kuşbaşını bu şekilde kızartan vardır, ama ben hiç denememiştim daha önce. (Amaan sen de yeni bir şey gibi anlatıyorsun falan diyecekseniz yani  baştan söyleyeyim, benim için yeni bir şey:))

Tereyağlı Pasta Keki ile Kolay Pasta

Size öyle güzel bir pasta keki tarifi vericem ki, bundan sonra rahatlıkla evde doğumgünü pastası yapabileceksiniz :) Ama öncelikle pasta maceramı başından anlatmak istiyorum. (Sıkılırsanız direkt tarife geçin :))

İlk kez Gökçe'nin 3 yaş doğumgününde, pastasını ben yaparım ya nolucak ki diyerek giriştim işe. Neredeyse  1 ay boyunca pandispanya ve pasta kremalarıyla yatıp kalktım, bir sürü tarif okudum. 3 gece önceden başladım pastayı yapmaya, hatta öncesinde de 2 kere deneme yaptım. Evet sonunda ortaya bir pasta çıktı, benden tam puan alamasa da yiyenler çok beğendi. İstediğim kadar ıslak olmamıştı, çünkü ölçüyü kaçırıp çok ıslak yapmaktan korkmuştum, pandispanya eşit kabarmamıştı, ama bir şekilde halletmiştim. Sonuçta çok ama çok yorucu olmuştu ve mükemmel pastaya epey uzaktı. 

Bir daha denemek için 9 ay bekledim :) Eşimin doğumgünü 1 Ocakta, yılbaşı gecesi ona minik bir pasta yaptım, üstelik sabah kalkınca karar verdim ve öğlene kadar yapıp bitirdim. Ee o kadar da zor değilmiş aslında, aynı gün bile yapılıyormuş dedim. Lezzeti ilk seferden daha iyiydi, keki daha iyi ıslatmıştım.

Pasta maceram Gökçe'nin geçen seneki okul pastasını yaparak devam etti, çok büyük kare bir pasta yaptım, pandipanya yüzünden çok uğraştım, biri az kabardı biri yamuk oldu, kestim biçtim hallettim. Ama bu sefer ıslaklığı ve tadı şahaneydi.

Sözün özü, pasta yapmak çok keyifli olsa da pandispanya işi beni soğutmuştu, bir kere yağsız olduğu için sünger gibi ve bence lezzetsiz bir şey. Üstelik stres yaratıyor çünkü her zaman aynı sonucu alamıyorsunuz.

Pırasalı Tuzlu Kek

Kek dediğin her zaman tatlı mı olur? Arada bir tuzlu kekler de yapmak lazım bence :) Özellikle de mevsim kışsa, pırasalı tuzlu bir kek, yanında bir bardak çayla harika olur.

Haftasonu arkadaşım ve kızı çaya geldiler. 1 senedir Muğla'da yaşıyor, geçen yaz bizi davet etmişti de, 8 gün kalmış, Akyaka senin Akbük benim gezmiştik birlikte. Annesini görmek için İstanbul'daydılar, Temmuz'dan beri ilk kez görüşme fırsatımız oldu. O yüzden  şunu da yapayım, aa bunu da sever ki derken iki kişilik değil neredeyse 6-7 kişilik bir çay sofrası hazırladım kendimi kaybedip. 

O da gelirken sürekli yaptığı ve çok sevdiği bu pırasalı kekleri getirmiş denemem için. Her yiyen tarifini istiyor, bak bunu mutlaka koy bloga dedi. Gerçekten de dediği kadar vardı. O gün çok çeşit olduğu için doya doya yiyemedim ama p.tesi işe getirdim kalanları, bütün gün çayla birlikte yedim, ikram ettiğim arkadaşlar da çok sevdi.

Ananaslı Altüst Kek

Yeni yılın ilk tarifini girmek nihayet nasip oldu :) 2018'in ilk gününden itibaren bir hastalık hali vardı üzerimde, o yüzden ne instagram paylaşımı yapabildim ne de mutfağa girip bir şeyler yapmak istedi canım. Bu haftasonu biraz daha iyiydim, kızkardeşim kahvaltıya geldi, kalktım hayatımda ilk kez el açması börek yaptım, onun da tarifi gelecek yakında. Kahvaltıda az yemişiz gibi, akşamüstü kahvenin yanına bir de kek yapayım dedim. 4-5 dilim ananas vardı, aklıma altüst kek düştü.

Sizi bilmem ama ben altüst keklere bayılıyorum, hani Amerikalıların Upside Down dedikleri kekler. Bence kekten ziyade meyveli pasta görünümündeler, ve krema olmadığı için pastadan daha hafifler. Üstelik fazla bir uğraş da gerektirmiyor. Sözün özü denemediyseniz mutlaka denemelisiniz.